Daha önce “Günlerden Bir Gün” adlı romanı yayımlanan Aynur Kulak, bu defa öyküleriyle sesleniyor okura. “Düşüş” kavramı etrafında var olan öyküler, okuru sohbete, yazıya ve sonunda düşüşe dahil ediyor.
Kulak, okurun da kendi öyküsünü anlatmasını bekleyerek kalemi ona teslim ediyor, “Yol boyunca düştüm. Düşmeyi çok seven birinin öyküsünü günü geldiğinde yazabilmek için” diyerek bir yazar-okur birliğini işaret ediyor.
Adı Olmayan İkinci Öykü; tek bir öykünün farklı yataklardaki akışı, kendi eksenindenfırlayarak çıkmak isteyen bir öykü toplamı.
“Zamanı başka dilde yakalamak”
“Zamanı başka bir dilde yakalama isteğimi konuşmalıyız. Mekânları algılayışımı. Ya da belki geçmişin şimdi geldiği bu noktada, on beş yıl sonra bin bir türlü badire sonrası işin içinden çıkamadığım öyküler yazan ben, pencereden dışarı bakarken karşı balkonda gördüğüm, hergün ama her gün istisnasız bütün evi baştan ayağa temizleyen kadını yazmalıydım. Sıkıldım. Birçok nedene bağlayabileceğim bir sıkılma hâli bu. “
“Bu dünyadan çıkmak istiyorum”
Geçmişe, şimdiye, geleceğe, ona, buna,şuna bağlayabileceğim böyle bir sıkıntıdan kurtulabilmek zor. İstemiyorumdur belki de. Karşı balkonda kilim silkeleyen kadını yazacağım. Bir gün oturacağım ve onu yazacağım, evet. Kendi eksenimden fırlayarak çıkacağım. Deli gibi arzuladığım tek şey bu. Kendi eksenimden fırlayarak çıkmak. Bir roketin uzaya doğru fırlatılması gibi. Böyle bir fırlatılmayla çıkmak istiyorum dünyadan. “