Diyabeti önlemek ve yönetmek için bu 5 adıma dikkat


 2024 yılında diyabetli kişi sayısının 10 milyonu aşması bekleniyor. İstinye Üniversitesi ve Fatih Belediyesi diyabetli kişi sayısındaki bu artışa dikkat çekmek ve bu hastalıkla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinliği düzenledi. Etkinlik kapsamında, diyabetin önlenmesi, yönetimi ve tedavisi konusunda katılımcılar bilgilendirilirken İSÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak, diyabetten korunmak için atılması gereken beş önemli adımı sıraladı.

 

Diyabet, pankreasın yeterli miktarda insülin üretmemesi veya vücudun ürettiği insülini etkin bir şekilde kullanamaması sonucu gelişen, metabolizmayı etkileyen kronik bir hastalık olarak biliniyor. Son yıllarda diyabetli kişi sayısında önemli bir artış görülüyor. 2021 yılı itibarıyla Türkiye’de 9 milyonu bulan diyabetli kişi sayısının 2024 yılında 10 milyonu aşması bekleniyor. 2035 yılına kadar ise bu sayının 13,4 milyon civarına ulaşacağı öngörülüyor. Bu artışa dikkat çekmek, diyabet konusunda farkındalık yaratmak amacıyla İstinye Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanlığı ve Fatih Belediyesi iş birliği ile 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinliği düzenlendi. Etkinlik kapsamında, diyabetin önlenmesi, yönetimi ve tedavisi konusunda farkındalık yaratılarak, katılımcılara diyabetle ilgili önemli bilgiler sunuldu. “Şekerini Kontrol Et, Yaşamını Tatlandır” adlı etkinlik İSÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nalan Soydaş Engin, Arş. Gör. Hatice Karabulut ve Uzm. Fzt. Ceren Derya Gültekin önderliğinde gerçekleştirildi.

 

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü Araştırma Görevlisi Hatice Karabulut ve Uzman Fizyoterapist Ceren Derya Gültekin Diyabet belirtileri, yol açabileceği sağlık sorunları ve alınabilecek önlemlerle ilgili bilgilendirme sunumunu yaptılar.  Sunumda diyabetin belirtileri, risk faktörleri, önleme yöntemleri ve yönetimi hakkında bilgiler verildi. Kardiyak Rehabilitasyon’ un önemine vurgu yapılarak, katılımcılara diyabetin kontrolüne yardımcı olacak günlük aerobik ve solunum egzersizleri öğretildi. Yapılan sunumlarda, diyabetin yönetilebilmesi için sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılması ve sürdürülmesinin önemi vurgulandı. Katılımcılar, günlük yaşamlarına uyarlayabilecekleri pratik bilgiler ve egzersiz önerileri edindiler.

 

İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak, diyabetten korunmak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemenin, düzenli fiziksel aktivite, dengeli beslenme ve vücut kitle indeksini sağlıklı sınırlarda tutmanın hayati önem taşıdığını ifade etti. Yaşam şeklindeki bu düzenlemelerin hem diyabetin önlenmesinde hem de hastalığın yönetilmesinde önemli bir rol oynadığını belirtti.

 

“Diyabet önlenebilir ve yönetilebilir bir hastalık”

 

Diyabetin yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir ve yönetilebilir bir hastalık olarak kabul edildiğini belirten Prof. Dr. Çırak diyabetin önlenmesi için alınabilecek temel önlemleri şöyle sıraladı: 

 

  1. Düzenli Fiziksel Aktivite ve Egzersiz: Yeterli ve düzenli fiziksel aktivite, insülin duyarlılığını artırarak kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yetişkinlerin haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta aerobik egzersiz veya haftada 75 dakika şiddetli yoğunlukta aerobik egzersiz yapmalarını önermektedir. Ayrıca, haftada en az iki gün büyük kas gruplarını hedef alan kas kuvvetlendirme egzersizleri yapılması da önerilmektedir.
  2. Sağlıklı Beslenme: Diyabetin önlenmesinde beslenme alışkanlıkları önemli bir rol oynamaktadır. Lif oranı yüksek, düşük glisemik indeksli gıdaların tercih edilmesi, şeker ve işlenmiş gıda tüketiminin azaltılması gerekir. Ayrıca, sağlıklı yağlar ve dengeli protein alımı da vücut ağırlığının kontrolünde önemli bir faktördür. 
  3. Vücut Kitle İndeksinin (VKİ) Kontrolü: Obezite, diyabetin başlıca risk faktörlerinden biridir. Sağlıklı bir vücut kitle indeksi VKİ aralığında kalmak, diyabetin önlenmesinde kritik bir adımdır. Kilo yönetimi, düzenli egzersiz ve dengeli beslenme ile sağlanabilir.
  4. Sigara Kullanımının Bırakılması: Sigara içmek, vücutta insülinin etkinliğini azaltarak insülin direncine yol açabilir. Sigaranın bırakılması, sadece diyabet riskini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda kalp hastalıkları ve diğer kronik hastalıkların riskini de düşürür.
  5. Hareketsiz Sürelerin Azaltılması ve Aktif Kalmak: Uzun süreli oturma, özellikle iş yerinde veya evde hareketsiz geçirilen zaman, diyabet riskini artırmaktadır. Düzenli olarak ayağa kalkmak ve hareket etmek, metabolizmanın hızlanmasına ve sağlıklı kilonun korunmasına katkı sağlar.

Diyabetin belirtileri, hastalığın türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterebilir

 

Diyabet, vücutta pek çok sistemi olumsuz etkileyebiliyor ve uzun vadede, yüksek kan şekeri seviyelerinin kontrol altına alınamaması göz hasarı, kalp ve damar hastalıkları, sinir hasarı (nöropati), cilt problemleri, kalıcı böbrek hasarı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Diyabetin erken belirtilerine yapılacak müdahalelerin, hastalığın yönetilmesinde ve komplikasyonların önlenmesinde büyük rol oynadığını belirten Prof. Dr. Çırak, diyabetin belirtilerinin hastalığın türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterebildiğini belirterek genellikle şu semptomların sıkça görüldüğünü belirtti:

 

  • Aşırı Susama Hissi (Polidipsi): Yüksek kan şekeri, böbreklerin aşırı miktarda su atmasına neden olur. Bu da vücutta sıvı kaybına yol açarak, kişiyi sürekli susamış hissettirebilir.
  • Sık İdrara Çıkma (Polüri): Aşırı sıvı kaybı nedeniyle, vücut idrar üretimini artırır. Bu durum, sık idrara çıkma ve genellikle geceleri daha belirgin hale gelir. 
  • Yemekle Tatmin Edilemeyen Güçlü Bir Açlık Hissi (Polifaji): Vücutta insülin direnci veya yetersiz insülin üretimi nedeniyle hücreler yeterince enerji alamaz ve devamlı bir açlık hissi oluşur. 
  • Halsizlik ve Çabuk Yorulma: Vücut, glikozu enerjiye dönüştürme konusunda zorlanır. Bu da genel bir halsizlik, yorgunluk hissine yol açar. 
  • Ağız Kuruluğu: Aşırı susama ve sık idrara çıkma sonucu vücutta sıvı kaybı artar ve bu durum ağız kuruluğuna yol açar. 
  • Geceleri Düzenli İdrara Çıkma İhtiyacı (Nocturia): Sık idrara çıkma ihtiyacı gece uyurken de devam eder. Bu durum, uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir ve gece boyunca birkaç kez uyanmaya neden olabilir. 
  • Bulanık Görme: Yüksek kan şekeri seviyeleri, göz merceğindeki sıvı dengesini bozar. Bu da bulanık görme ve geçici görme bozukluklarına yol açabilir. Uzun süreli yüksek kan şekeri, gözlerde kalıcı hasara yol açabilir. 
  • Açıklanamayan Kilo Kaybı: Diyabetli bireyler, yeterince insülin üretmedikleri veya insülinin etkili kullanamadıkları için vücut, enerji elde etmek amacıyla kasları ve yağları kullanmaya başlar ve kilo kaybı yaşayabilir. 
  • İnatçı Enfeksiyonlar: Diyabet, bağışıklık sistemini zayıflatarak vücudun enfeksiyonlarla mücadele yeteneğini azaltabilir. Özellikle idrar yolu, deri, diş etleri ve solunum yolu enfeksiyonları yaygınlaşabilir. 
  • Tekrarlayan Mantar Enfeksiyonları: Yüksek kan şekeri, mantar enfeksiyonlarına daha yatkın bir ortam yaratır. Özellikle vajinal, deri altı ve ağız bölgelerinde mantar enfeksiyonları sık görülür. 

Diyabet vakalarındaki düzenli artış, diyabetin halk sağlığı üzerindeki etkisini önemli ölçüde artırmakta ve hastalığın yönetimi için sağlık sisteminin daha fazla kaynak ayırmasını gerektirmektedir. Hastalığın önlenmesi ve yönetilmesi için farkındalık yaratmak, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik etmek ve fiziksel aktiviteyi artırmak, bu artışı engellemeye yönelik önemli tedbirlerdendir. Diyabetle mücadelede toplumsal farkındalığın arttırılması ve bu yönde yapılan bilinçlendirme çalışmaları, önemli bir etken oluşturuyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir